TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması İle İlgili Basın Açıklaması

TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’nın imzalanmış olması tarafımızdan memnuniyetle karşılanmıştır. Kıbrıs Türk halkının Covid-19 salgını ile mücadele ettiği, Kıbrıs Türk ekonomisinin salgın önlemlerinden ciddi şekilde etkilendiği bugünlerde imzalanan bu anlaşma, Kıbrıs Türk halkının ihtiyaç duyduğu kaynağı temin etmesi bakımından önemli bir kazanım olmuştur. Türkiye, bu anlaşma ile Kıbrıslı Türklerin başlıca destekçisi ve güvencesi olduğunu bir kez daha göstermiştir.

 

ANLAŞMANIN NİTELİĞİ

Toplam, 2.2 milyar TL’lik paketin, 1.150 milyon TL’si (% 50) cari açığın kapatılması için kullanılacak şekilde olmak üzere, büyük kısmı (2.172 milyon TL)  kamu harcamalarına ayrılmıştır. Reel sektöre (115 milyon TL) ve altyapı (272 milyon TL) ayrılan kaynak toplam olarak 388 milyon TL’dir. Kuşkusuz, salgın sonrasında ekonomi canlandırmak için mücadele eden özel sektör için bu kaynak çok yetersizdir.

Hükümetimiz, Türkiye’den gelen kaynağın büyük kısmı kamu harcamalarına ayrıldığına göre, salgın önlemi olarak ilan ettiği reel sektörü destekleme projeleri için de yeterli kaynağa kavuşmuş durumdadır. Türkiye ile böyle bir anlaşmanın imzalanmış olması, KKTC devletinin yerel kaynaklardan borçlanma olanağını da artıracağına göre, hükümet, Türkiye yardımları ile yerel kaynaklarla bir bütün halinde değerlendirerek kapsamlı bir hareket planı hazırlamalı, özel sektörün canlılık kazanması için daha etkili uygulamalara yönelmelidir.

 

EKONOMİK ÖNLEMLER

Salgın sonrasında, reel sektörün bir bütün olarak ayağa kalkabilmesi için maaş desteğinin devam etmesi ve işletmelere ucuz kredi sağlanması faaliyetlerinin bütçeden desteklenmesi gerekiyor. Bu anlaşma sonrasında KKTC bütçesi gerekli kaynağa sahip olduğuna göre, işletmeler ve çalışanlar üzerindeki kamusal yüklerin azaltılması ve yükümlülüklerinin ötelenmesi daha olanaklı hale gelmiştir. Hükümet bu tür önlemleri daha cesaretle almalı ve kısa sürede uygulamaya koymalıdır.

   Unutmamak gerekir ki, kamu maliyesi, canlanan ekonomiden payına düşeni fazlasıyla almaktadır. Doğru strateji, reel sektörü canlandırmak ve genişleyen ekonomik faaliyetlerden kamuya kaynak sağlamak olacaktır. Bunun tersi olarak, reel sektörü kaderine terk etmek, turizm ve yükseköğretim gelirlerinin düşeceği de dikkate alındığı zaman Türkiye’den gelen kaynak tükendiği zaman kamu maliyesinin de yeniden zor durumda kalmasına neden olacaktır.

 

YAPISAL DÖNÜŞÜM

2020 yılı, elbette ekonomik hasarların telafi edileceği bir yıl olacaktır. Ancak, salgın, KKTC altyapısının güçlendirilmesi ve kamu yönetiminin dönüştürülmesi gerektiğini de göstermiştir. İmzalanan protokolde bu ihtiyaca dönük önlemler olması da memnuniyet vericidir. İmzalanan metinlerde, turizm ve yükseköğretim sektörlerinin planlanmasından ve özellikle sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesini gözetecek yeni yapılaşmalardan söz edilmesi önemlidir.

Turizm ve yükseköğretim için hazırlanmış olan planların yeniden gözden geçirilerek salgın sonrasına uyarlanması ve sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi için gerekli kararlılığın gösterilmesi gerekiyor.

Kaldı ki, imzalanan metinler 2021 için çalışmaların başlamasını ve 3 yıllık bir plan hazırlanmasını öngördüğüne göre KKTC hükümeti, gerekli toplumsal katılımı da sağlayarak daha etkili bir dönüşümü gerçekleştirme amaçlı çalışmaları hemen başlatmalıdır.

 

KAMU REFORMU

Kamu yönetiminin, iş yapabilirliğin önünde bir engel olmaktan çıkması ve yurttaşların kamudan beklediği hizmetleri alabilmeleri için yapısal bir dönüşüme ihtiyacı olduğu açıktır. Bu ihtiyaç, imzalanmış olan anlaşma ile de tespit edilmiş ve başta e-devlet olmak üzere yapılması gereken reformlardan söz edilmiştir. E-devlet projesinin tamamlanması, diğer bütün kamusal hizmetlere olacak etkisi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle 2020 eylem planında öngörülen kamusal reformların, yine bu anlaşmada öngörülen şekilde “zamanında ve eksiksiz olarak” gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

 

KAYNAĞIN ETKİN KULLANIMI

Türkiye Cumhuriyeti, salgın sonrasında beklenen yardımı cömertçe yaparak Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu göstermiştir. Bu kaynağın doğru ve etkin bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.

Salgın krizi, hem kamu yönetimine, hem de ekonomik yaşamımıza ilişkin dersler çıkarmamıza neden olmuştur. Salgın krizinden sonra hayatımızı yeniden düzene koymak, daha iyi sağlık ve eğitim kurumlarına, daha iyi altyapıya, daha istikrarlı ve dayanıklı ekonomik bir yapıya sahip olmak bizim elimizdedir.

KKTC Hükümeti, gerekli toplumsal katkıları da dikkate alarak, bu dönüşüme öncülük etmelidir. Hükümetin bugünkü görevinin bu olduğuna inanıyoruz. Bundan sonraki süreçte gerekli katkıları koymaya hazır olduğumuzu kamuoyu ile paylaşırken bu anlaşmanın ortaya çıkmasına katkı koyan herkese teşekkür ederiz.