KTTO Kadın Girişimciler Komitesi ile Lefkoşa Türk Belediyesi işbirliği protokolü imzalandı  

Şiddete maruz kalan kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi hedeflendi

’25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ vesilesi ile Kıbrıs Türk Ticaret Odası Kadın Girişimciler Komitesi (KTTO KGK) ve Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Toplum Çalışmaları Şubesi; kadınların ekonomik bağımsızlığını kazanması, ekonomik olarak güçlendirilmesi amacıyla eğitim, donanım ve iş bulma desteği sağlanması konusunda işbirliği yapma yönünde mutabakata varmıştı. Bir ay süren yoğun çalışmalar sonucunda bugün Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde LTB Başkanı Mehmet Harmancı ve KTTO KGK Başkanı Meryem Çerkez Gürtunç işbirliği protokolüne imza koydu.
Söz konusu iş birliği protokolüne LTB Başkanı Mehmet Harmancı, KTTO Kadın Girişimciler Komitesi Başkanı Meryem Çerkez Gürtunç, KTTO Yönetim Kurulu Üyesi Evren Günsel Erçelik, KGK üyeleri Didem Erel, Eda Kervanlı LTB Toplum Çalışmaları Şube Sorumlusu Sibel Taçay Demirpençe, Şiddete Karşı Yan Yana Proje Koordinatörü Ömür Yılmaz  katıldı.

KTTO Kadın Girişimciler Komitesi Başkanı Meryem Çerkez yaptığı konuşmasında, ’Uzun zamandır LTB Kadın Sığınma evinin bu topluma ve toplumun kadınına sağladığı güvence ve değeri takdirle takip ediyoruz. Her türlü (gerek duygusal, gerek fiziksel, gerek ekonomik) şiddete karşıyız ve biliyoruz ki cinsiyet temelli şiddet toplumsal yaramaz olmakla beraber dünya yayınlarında, küresel olarak da pandemi sırasında artmıştır. Hatta Birleşmiş Milletler tarafından ‘Gölge Pandemi’ olarak adlandırıldığı gerçeği ile de karşı karşıyayız. Kadının güçlenmesi için finansal otonominin sağlanması, şiddetin azalmasında önem arz eden faktörlerdendir. Yayınlar kadınların ekonomik bağımsızlık, ve iş gücüne katılım sağladıklarında cinsiyet temelli şiddetin azaldığına işaret ediyor.
Amacımız bu iş birliği aracılığı ile sığınma evinde kalan kadınlarımıza, iş gücüne katılabilmeleri için veya ekonomik olarak güçlenmeleri amacıyla, eğitim, donanım,  ve iş gücüne katılma için destek de bulunmak. Eğitim, bilgi ve beceri düzeyleri esas alınarak kişiye özel, eğitim ve donanım planları hazırlayıp hayata geçirilmesi planlanmaktadır. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası  Mücadele gününde LTB Toplum Çalışmaları yetkilileri Sn. Sibel Taçay ve Ömür Yılmaz çalışmaların nasıl somutlaşabileceğini, en faydalı nasıl şekillenebileceğini görüştük ve detaylandırıp mutabakata vardık ve şimdi harekete geçmeye hazırız. Dileriz ki yaptığınız çalışmalara iş birliğimizin katkıları ile ekonomik can simitlerini oluşturabiliriz.
Kadın girişimcilerin artabilmesi için bir çok alanda ülkesel boyutta hizmetlerini ve olanakların geliştirilmesi gerekmektedir; çocuk bakımı, hasta bakımı, yaşlı bakımı hizmetlerinin geliştirilmesi gerekliliği dışında cinsiyet temelli şiddetin de karşısında durmalıyız. Esas temennimiz şiddete karşı eğitimlere ihtiyaç olunmayacağı değişimleri görmektir. O zamana kadar daha iyi yarınlar için partnerlerimizle çalışmaya azmedeceğiz’ dedi.

LTB Başkanı Mehmet Harmancı yaptığı konuşmasında LTB herkesin ortak evi olduğunu, iş birliğinin başlangıcından itibaren bu noktaya gelmesinden dolayı duyduğu mutluluğu ifade etti.
Harmancı sözlerine ’LTB, 2016 yılı itibarıyla  toplumda eksikliği çok büyük hissedilen ve her siyasetçinin bunu bir meğduriyet mekanizması haline getirdiği, hedefleri arasına koyduğu ama malesef  iş reel politiğe geldiğinde  imtina ettiği bir noktaya ciddiye adım atmıştır.
Elindeki olanaklarıyla birlikte  o günden itibaren gerçekten çağdaşları seviyesinde bir hizmetle bunu başarmış durumdadır.
Gerek hukuksal gerek psikolojik,  rehabilitasyaon, iş edindirme de dahil  olmak üzere birçok alanda  şiddete uğrayan, şiddet maduru kadınlarımıza, direnişçilerimize ciddi bir yeniden hayat şansı tanımıştır.
Bunu yaparken de öğrendiğimiz bir çok ders vardır. Bunların başında ülkemizde insan ticareti madurlarına yönelik gerek  yasal eksikliklerimiz, gerek  koruma eksikliklerimiz gerekse de insan hakları ihlalleri eksikliklerimizi çok net fark ediyoruz. Ülkede maalesef yabancı işçi sömürüsü yapıldığını  ve bunun mekanizmalarına ilişkin kimsenin bir türlü elini taşın altına koymadığını çok net görüyoruz. Umarım yeni seçilen meclis ve paralelinde oluşacak olan hükümet bu alanları da öncelik alanı olarak görür ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı  sadece adı prim yatırılan bir yer olmaktan çıkar, gerçekten sosyal güvenliğimizi sağlayan ve insan haklarına duyarlı bir ülke haline geliriz.
Bu protokolün imzalanması konusunda  ben çok mutluyum çünkü şiddete uğrayan kadınlar sadece iş , aş sahibi olmayacaklar yeni bir hayatın temellerini de  birlikte atabileceğimiz bir noktaya geleceklerdir. Ayni zamanda iş yerlerinin içerisinde de daha duyarlı, daha bilinçli olunacak, iş verenlerin de bu konulara daha dikkat edeceği bir noktaya gelmiş olacağız. Protokole katkı koyan herkese teşekkür ederim’ dedi.