KTTO Basın Bildirisi

 

8/10/2015

KTTO, Başbakan’ın suyun yönetimi ile ilgili olarak “Özel şirket insanların alım gücü konusunda duyarlı davranmaz” açıklamasına tepki gösterdi.

Özel sektör itibarsızlaştırılamaz

  • KTTO: “Başbakan’ın Duyarsız dediği özel sektör, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi ve sürdürülebilir bir çözüm için Kıbrıs Türk halkının en önemli dayanağıdır.”

Türkiye’den KKTC’ye getirilen suyun işletme modeliyle ilgili tartışmalar çerçevesinde Başbakan Sayın Ömer Kalyoncu’nun bir TV programında “Bu suyun yönetiminin kamunun elinde olması kadar doğal bir şey olamaz. Özel şirket insanların alım gücü konusunda duyarlı davranmaz” ifadesini kullandığı yerel bir basın organımıza da yansımıştır.

Suyun işletmesi konusunda elbette ki her kurum, kişi ve makam kendi görüşünü objektif veriler ışığında tartışabilir, savunabilir. Halen Belediyelerin uhdesinde olan su dağıtımındaki kaçakların toplam su arzına oranı takriben %25 dir. Bu orana tahsilattaki sıkıntılar eklendiğinde su dağıtımından elde edilen gelirde takriben %40 oranında kayıp vardır. Dolaysıyla, su kaçağının bedeli hane halkına yansıtılırken, özel işletmelerin kullanıcıların alım gücü konusunda duyarlı davranmayacağını ifade etmenin, kötü niyetli ve yanlış bir ön yargı olduğunu değerlendirmekteyiz.

Aynen KIB-TEK’te olan verimsiz, çağdışı ve halkın refahını engellemekte olan işletme modeli gibi, suyun da işletmesini kamu tekeline devretmek Kıbrıs Türk Toplumuna telafisi çok zor bir ek mağduriyet getirecektir. Bu açıklamasıyla, Sayın Başbakan özel sektörü kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya teşebbüs etmiştir. Eğer bu ifade Başbakan mevkiinde bulunan bir siyasetçiden beklenmeyecek bir dil sürtüşmesi değilse, özel sektöre karşı bilinçaltına yerleşen bir ön yargının dışa yansıması demektir. Bu da sorunun çok daha büyük olduğunu göstermektedir.

Tüm gelişmiş dünya ülkelerinde, hükümetlerin çabası istihdam kaynağını genişleten, ekonomik büyümeyi sağlayan, yatırım ve gelirlerini artırmak için kendi reel sektörlerinin güçlenmesi için siyaset üretmek yönündedir. Buna paralel olarak tüketici refahının sağlanması ve sunulan hizmetlerin sürdürülebilir olması için çalışmalar yapmak yine hükümetlerin vatandaşlarına yönelik birincil sorumluluğudur. Maalesef bizde hiçbir rasyonel akılla açıklanamayacak ve kabul edilemez bir yaklaşımla özel sektörü sürekli kötülemek adeta siyasi bir gelenek haline gelmiştir.

Özellikle de Kıbrıs sorunu görüşmeleri çerçevesinde Kuzey Kıbrıs ekonomisini çözüm öncesinde büyütmek, geliştirmek ve rekabetçi bir reel sektör yaratma gerekliliği Odamız tarafından tüm iç ve dış paydaşlar nezdinde sıklıkla paylaşılırken, Sayın Başbakanın özel sektörü kamuoyu önünde değersizleştirmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır. Kıbrıs Türk Ticaret Odası yalnızca su konusunda değil, ekonomimizi ilgilendiren her konuda kendi ilkeleri ve objektif veriler ışığında görüşlerini kamuoyuyla düzenli olarak paylaşmaktadır. Yaptığımız her öneri rekabet edebilir bir ekonomi yaratmak, mal ve hizmet arzını ucuz ve sürdürülebilir kılmak içindir. Hazırladığımız yüzlerce rapor, görüş, değerlendirme ve mektubun okunmadan siyasilerin dosyalarında tozlanmaya bırakıldığını bile bile, çaba sarf etmeye devam etmemizin nedeni de budur.

Bu ülkede zor koşullarda ayakta kalmak için uğraşan, istihdam sağlayan, vergi veren binlerce işletmeyi bünyesinde barındıran Odamızın Sayın Başbakan’dan beklentisi, özel sektörü kötülemek yerine; yatırımı ve iş yapmayı kolaylaştıracak önlemler alarak özel sektör odaklı, rekabet edebilir bir Kıbrıs Türk ekonomisi yaratmak için çalışmasıdır. Duyarsız dediği özel sektör, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi ve sürdürülebilir bir çözüm için Kıbrıs Türk halkının en önemli dayanağıdır.